Ülkemizde sadece İşkur’a kayıtlı işsiz sayısında bir ayda 223 bin artış görüldü. Bu artışla işsizlik rakamı 3 milyon 675 bin oldu. Mart ayında %58,2 olan Tüketici güven endeksi ise COVID-19 salgınına bağlı olarak %5,8 azaldı ve nisan ayında %54,9 oldu.
Bu endeks, Türkiye'nin yaşayacağı ekonomik durgunluğun en önemli göstergesidir. Ancak Türkiye’nin önümüzdeki birkaç ay içinde nasıl tepki vereceği, ekonomik bir depresyon yaşanıp yaşanmayacağını belirleyebilir.
Ekonomistler, tüketici güveni ölçümlerini son derece öngörücü ekonomik göstergeler oldukları için yakından takip ederler. Bir aydaki tüketici güven endeksi, iş piyasası koşullarından 12 ay sonraki otomatik alımlara kadar her şeyi tahmin etmek için kullanılabilir.
Tüketici duyarlılığının bu kadar önemli olmasının nedeni, ev tüketiminin ülke ekonomisinin yüzde 70'i olmasıdır. Ev tüketimi; hane halklarının ihtiyaç veya isteklerinin karşılanması için kullandıkları mal veya hizmetlere verilen isimdir. Bu mal ve hizmetlere örnek olarak gıda, araba, ev, saç kesimi ve vergi ödemelerini verebiliriz.
COVID-19 salgınının başlamasıyla ortaya çıkan karantina önlemleri, özellikle büyük şehirlerde yaşayan birçok vatandaşın işyerlerini kapatmasına neden oldu. Bu kapanışın hemen sonrasında vatandaşlar ekonominin kısa sürede geri döneceğini umuyordu: (İşletmeler yeniden açılacak, işçiler işe alınacak ve hayat ocak ayındakine geri dönecek.) Ancak güven endeksinin düşüşünden çıkarılan anlam vatandaşların muhtemelen sadece düşüşün başlangıcını gördükleridir.
Nedenini anlayabilmek için yaşadığınız bölgeyi düşünün ve bölgenizde 100 evin olduğunu varsayın. Şimdiye kadar yaşanan kapanışlardan görünen, bu evlerde yaşayan 5 kişiden birisinin işini kaybetmesidir. Bu aileler ayakta kalmak için işsizlik ödeneği için başvuruyorlar, bununla beraber olağan harcamalarını büyük ölçüde azalttılar. Tüketimdeki azalma ekonomiyi daraltacaktır. Ancak, ekonomiyi restore etmek için sadece bu 5 evin tekrar işe alınması yeterli olmayacaktır; diğer 95 konutun COVID-19 öncesi yaptıkları gibi harcama yapmasını sağlamak gerekecek ve bu normalleşmenin sağlanması ancak salgın riskinin çok aza inmesiyle gerçekleşecek. Bu 95 evin davranışı, ekonomik toparlanmada çok önemli bir faktör durumunda. Devlet İşsiz hane halklarının kritik yardıma ihtiyacı olduğunu kabul ediyor ve bu yardım adımlarını attı. Bununla birlikte, tüketici güven endeksinin bize anlattığı durum, bu 95 evin nasıl hissettiğidir. Ve bu şu an için olumlu gözükmemektedir.
Başka bir deyişle, işçilerin yüzde 5’i başka seçeneğe sahip olmadıkları için tüketim davranışlarında bir daralmaya gidecekler bunun sebebi işlerini kaybetmiş olmaları. Ancak işçilerin yüzde 95’i ekonomiye olan güvenlerini kaybettikleri için tüketimini azaltacaklar. Maalesef birinci durum dik bir düşüşü, ikinci durum ise yavaş bir dönüşü göstermekte.
Son 2 ay Türk ekonomisi ve toplumu negatif bir dönem geçirdi. COVID-19, 3.689 üzerinde vatandaşımızı hayattan kopardı. Birçok işçi işsizlik ödeneği için başvuruda bulundu. Tüketici güveni ve gelecekteki tüketim arasındaki tarihi ilişkinin burada geçerli olmayacağı ve bugünkü negatifliğin yarının ev satın alma veya otomatik alımlardaki azalmaya dönüşmeyeceği tabi ki muhtemeldir. Özellikle salgın sürecinin başarılı şekilde yürütülüyor olması tüketici güven endeksinin sınırlı şekilde düşmesini sağladı ve ülkemizde ki düşüş yaşanan küresel düşüşün çok aşağısında kaldı. Bu faktörler neticesinde tüketicilerin normalliğe hızlı bir dönüşü de görülebilir ve eski alışkanlıklarına hızla geri dönebilirler; sonuçta, bu sadece iki ay önceydi.
Ancak dünyada bu durum pek iç açıcı değil. Gelişmiş olan ülke statüsünde bulunan ancak salgın sürecini başarıyla yönetemeyen ülkelerde tüketicilerin eski alışkanlıklarına geri dönmeleri beklenenden daha da uzun sürebilir ve bu ülkelerde salgının sonucu olan, tüketimde normalleşmenin yıllar sürecek sancılı bir döneme girmesi de görülebilir. Bu öngörüye neden olan temel unsurlar olarak, ülkelerin güven endeksinde yaşanan sert düşüşler ve işsizlik oranlarında ki yüksek artışları gösterebiliriz.
Dünya genelinde birçok kişi, COVID-19 sonrası süreçte özellikle lüks tüketimin tüketiciler tarafından azaltılacağına ve tüketicilerin daha çok ev tüketimi üzerinde yoğunlaşacağını düşünmekte. Bu süreçte tüketici endekslerindeki düşüş sadece ülkemizde yaşanmamakta, hatta ülkemizin sağlık sisteminin yeterliliği ve salgın sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmüş olması bu endeksin düşüşünü sınırlandırmıştır. Örneğin, tüketici güven endeksi ABD’de %17,3, Hollanda’da %20 İngiltere’de %34 düşmüş ve bu düşüşlerin artarak sürmesi önümüzdeki aylarda da beklenmekte. Ayrıca ekonomik verilere bakıldığı zaman Türkiye gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte olan ülkeler arasında da bu düşüşü sınırlı tutmayı başardı. Bu nedenle atılacak adımlarla, Türkiye’de diğer ülkelere nazaran daha hızlı bir normalleşme sürecini izleyebilir. Ancak beklenen normalleşmenin gerçekleşebilmesi için ikinci bir salgın dalgasının yaşanmaması gerekmekte. Türkiye’nin normalleşme sürecinde atmaya başladığı adımlar bu verilerin pozitife geçmesini sağlayacak ve ekonomide normalleşme süreci hız kazanacaktır.